Asrın katliamına dönüşen afette en büyük yıkımı yaşayan Hatay, hem bir bayramı daha hem de 16 ayı geride bıraktı. En az 200 bin yurttaş hâlâ konteynerlerde yaşıyor. Sık sık elektrik ve su kesintileri yaşanıyor. Bölgede barınmadan ekonomiye, sağlıktan eğitime her şey belirsiz. Evler ne zaman tamamlanacak sorusunun cevabı yok. Okullar ne zaman onarılacak kimse bilmiyor. Tek bir çivi çakılmayan aile sağlık merkezleri harap durumda.
İŞKUR Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında geçici olarak çalışan yurttaşların süresi uzatılmadı. Başka iş seçeneği olmadığından TYP’li olan bu kişilere alternatif ne olacak o da belirsiz.
Her yurttaş derdini anlatmak istiyor. Çünkü hayatın ve Hatay’ın gerçekleri, “sorumlu” kurumların sosyal medya gerçeklerinden başka. Yöneticilere ulaşamayan yurttaşlar ne sorsak “mış’lı yanıt alıyoruz” diyor. Açıklamaların arkasında duran bir yetkiliye ulaşmak neredeyse imkânsız. Öyle ki il müdürüne sorduğunuz bir soru bile size “Ben bir bakanıma sorup size öyle yanıt vereyim” sözleriyle dönüyor. Bazı kareler vardır, yaşananların özeti olur. Odabaşı Mahallesi’ndeki bir rögar kapağının fotoğrafı ise aslında 16 aydır yurttaşın dinmeyen çığlığının özeti. Kapak yükseklik olarak yolun altında kalmış. Kapağın üstüne bazı çöp parçaları konulmuş. Kenarına ise iki tuğla parçası. En işlek yolda araçlar bu çukuru çoğu zaman göremiyor. Hatay, özel afet bölgesi ilan edilmemesinin bedelini yaşamın normale dönememesiyle ödüyor.